EF Digital Partner · Distronaut · NoMoreMCN
Background Image

Sanatçı ve Repertuvar



Yurt dışında yaşadığım yıllarda da hayatın önemsiz ögeleri üzerine düşünür dururdum; lüzumsuz düşüncelerim arasında sürekli ve kaçınılmaz bir şekilde Amerika-Türkiye kıyaslamasına da kayardı aklım. En basit detaydan en koskoca konulara kadar, gündelik hayatta karşısına çıkan veya aklına giren birçok şeyi, doğup büyüdüğü ve içine işlemiş olan ülkesinin pus perdesinin arkasından görmek zorunda kalıyor insan. “Burda şu ne kadar iyi, bizdeyse ne kadar kötüdür..”, ”Burda da bu hiç iyi değil, hatta berbat, oysa Türkiye’de ne kadar iyidir, hoştur, güzeldir!”.

Asla susmayan bir kafa sesi ve kıyas eğilimi. Genelde keyifli bir zihinsel meşgale olduğunu düşünsem de, bazen çok yorucudur. Ne kadar susturmak isteseniz de, düşünsel kodlama öyle güçlüdür ki bunu başaramazsınız.

Herhangi bir olguya dair hayatta ilk (ve çoğu zaman tek) gördüğünüz örnek, o olguya dair başka türlüsünün olmadığını düşündürür insana. Sanar ki kişi, bu iş böyledir, böyle yapılır, başka türlüsü de yoktur ve olamaz. Düşünecek çok zamanınız olursa ve bu sanrıyı kırmak isterseniz, siz çıkmasanız da aklınız birtakım seyahatlere çıkmaya başlar, veriler toplar, çıkarımlar yapar, döner dolaşır gelir oturur yerine. New York’ta müzik sektöründe çalıştığım ve büyük bir plak şirketinin modern A&R departmanında geçirdiğim 7 seneden sonra fiziksel ve zihinsel olarak evime dönüp yerime oturduğumda oradan buraya bir “A ve R” getirmiştim; açılımı Artist & Repertoire. Yani, müzik sektörünün bu yazıya da ismini veren sahası, can damarı. Temeli dünyada grup müziğinin yapılmaya başlandığı 60’ların öncesine, ses kayıt teknolojisinin gelişmesi ve kaydedilen müziklerin çoğaltılarak dağıtılabilen mecralar vesilesiyle ticaretinin yapılmaya başlandığı yıllara dayanıyor. Grup müziğinden önce kayıtlı müziğin hammaddesi olan şarkılar, bir başka deyişle “söz” ve “beste”den mürekkep “eser”lerin bir şarkıcı, teknik adıyla “icracı sanatçı”, tarafından seslendirilip kaydedilmesiyle ortaya çıkan fonogram plaklar bildiğimiz anlamda müzik sektörünü yaratıyor. Kitlesel iletim aracı olarak da radyo yayınlarıyla tanıtım yapılabilmesi sayesinde bu kayıtlı müzik eseri kopyalarının en temel anlamda pazarlama ve promosyonu gerçekleşiyor. Bu şekilde günümüzün dijital ağırlıklı müzik sektörünün dahi mülkiyet ve iş modeli ortaya çıkmış oluyor.

Yukardakilerden bahsetmemin sebebi, o dönemlerde A&R olgusunun kalbinde bir eserle bir icracıyı bir araya getirmekteki sanatsal, yaratıcı ve ticari öngörünün yattığını vurgulamak, aynı zamanda günümüzde oldukça kolay ve gevşekçe atfedilen bir görev tanımı olduğuna dikkat çekebilmek. “O söz ve/veya şarkı yazarının yazmış olduğu şu şarkıyı bu şarkıcı söylerse kitlesel olarak sevilecek müthiş bir kayıt ortaya çıkar” yönündeki vizyon, iyi bir A&R insanının omurgasıdır. Çok zor bir iştir, özel bir yetenek ve engin repertuvar bilgisi gerektirir. Günümüzde her ne kadar klasik A&R daha ziyade bir yapımcı-aranjör-icracı üçgeninde dönen bir sipariş kurgusuna hapsolmuş ve plak şirketlerindeki modern A&R faaliyeti, çalışanın belli bir grubun veya sanatçının repertuvarıyla kısıtlanmış olsa da, hakiki A&R işçiliği kısmen edisyon (publishing) şirketlerinin bünyesinde yaşatılmaktadır. Edisyoncuların özellikle repertuvara hakimiyet ve hazne konusunda “plakçı”lardan daha etkin oldukları, işin hakkını vermek konusunda daha yetkin oldukları söylenebilir. Bugünlerde, özellikle ülkemizde, A&R’ın plak şirketlerinin bir başka “A” ve “R”si, Artist Relations ile, yani sanatçılardan gündelik işlerinden afiyetinden sorumlu olmakla karıştırılıyor gibi geliyor bana.

Bugünün sürate ve niceliğe endeksli sanatsal üretim ve tüketim çarkında proje de proje diye niteliği umursanmadan para, vakit ve görece emek harcanan işleri yerine klasik bir sanatçı ve repertuvar yaklaşımıyla ele alınmış, daha ince elenip sık dokunmuş işler ön plana çıkarsa, tam da şu günlerde deneyimlediğimiz şekilde, kalabalığın dağılmasıya ferahlayan şehirlerimiz gibi müzik alanlarımız da, ruhlarımız da ferahlayacak, benim ilk cümlemde bahsettiğim düşüncelerim gibi “lüzumsuz” kalabalıktan ve gürültüden arınacaktır.


a&r tips
Can Sertoglu

Diğer Yazarlar

Alp Tekin Göker
Bora Turan
Burçin Acer
Dilara Güç
Engin Akıncı
Ezgi Özmen
Hadi Elazzi
Levent Erim
Orkun Tunç
Selim Serezli
Soner Sarıkabadayı
Tuna Velibaşoğlu
Eğlence Fabrikası Ltd.Şti. 2024 | info@eglencefabrikasi.com